1.06.2009

B Ö L Ü M L E M E
(ya da başka türlü yazmak)
DOLAP İÇİN BİR İNCELEME_EVREN ERBATUR

Bu yazı Çağdaş Gösteri Sanatları Dergisi GİST'in 3. sayısında yayınlanmıştır. Gist 3, Ocak-Haziran 2009, s.22-25

10 yıl sonra bir gösterimi hala aynı ya da benzer bir “istekle” seyredilebilinir, izlenebilinir kılan özellikleri bulmak, bunlar üzerinde düşünmek bize dans üretimi ve tüketimi açısından saklamamız gereken ip uçları verebilir mi?

▬ █ İKİLİ 1
TEK 1 ▬
İKİLİ 2 ▬ ▬
█ TEK 2
İKİLİ 3 █ █

Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı’nın birlikte dans ettikleri Dolap adlı gösterimi ilk kez 1997’de, son kez 2006’da izledim. Belçika’nın Antwerp şehrinde 0090 Kunstenfestival’ine katılmış olan gösterimden sonra, seyircinin -2006 yılı seyircisinin- verdiği olumlu, “saygıdeğer” tepki sonucu, aklıma gelen soruydu bu.

▬ █ İKİLİ 1
Siyah dans zeminini, açık ahşap dokusunun parlaklığı ile keserek merkezleyen bir sunta zeminin üzerinde, basbayağı bir buzdolabı █ var. İki dansçı belli bir süre boyunca dolabı █ birbirlerine atıp tutacaklar. Oyun oynuyorlar sanki(!) Zeminin sunta oluşunu bu süre boyunca dolabın █ hareketine uygun bir tavır gibi algılamaya başlıyoruz. Sert ama fırlatmaya müsait, ya da üzerinden fırlatılmaya... Dansçılar, birinin yalnız kalacağı ana kadar, zemine yatar, bacakları/ayakları ile dolabı ▬ / atıp, tutar, düşürür, bekletirler. 360 derece- dönerek, yürüyerek, dolabı █ yerleştirerek, dans alanında yön değiştirirler. Dolabın ▬ altında kalırlar. Dolap █ onların altında kalır. Sıkışır, çömelir, uzar ve gerilirler. Oyun kurar, oyunu bozar, eylemi kat kat yenileyip, yapılmış eyleme yeni bir şey ekleyerek yinelerler... Atmayı, itmeyi, tutmayı, düşürmeyi, olanca hızıyla devirmeyi... dolabı... yinelerler. Dolap █ eylemdeki ilişkiyi bağlar, ilişki dolap █ üzerinden kurulur.

Eşofmana benzeyen pantolonları, yuvarlak bereleri, spor ayakkabıları... bütün renkler soluk gri, bej, yeşil, sarı... kirlenmiş de hiç yıkanmamış gibi. İki insan bedeni arasına konulmuş dolap █, kendi gövdesi üzerinde durmadan dans ediyor. Dolap █ çok iyi nötr durabiliyor. Dolap ▬ / bazen sallanıp, sallanıp durmayadabiliyor ya da yanlış yere kayıyor. Dansçılar rahat, işlerinin gereğini yerine getirerek, dolabı █ düzeltiyorlar. Burada risk de hissediliyor, görülüyor. Dolap ▬ / düşerken, tam en son an, yere değdi değecek noktasına gelinceye dek, dansçının beklediğini farkediyoruz. Orada bir boşluğu dolduruyor dansçı, dolap ▬ / ile karşılaştığı anın fiziksel gerçekliğini. Ve beklemeyi tercih ediyor. Mesafenin farklı boyutları, dolabın █ aslında dansçılardan sadece biraz uzun kaldığı, atıp tutmanın basitleştiren tekrarı tuhaf bir gerçeklik yaratıyor. Yani, ne oluyor şimdi? “Elden geçirilmiş bir buzdolabı” █, sıkıcı, tek düze, niye yapıldığı anlaşılmıyormuş gibi duran bir süreçte seyircisinin gözü önünde canlanıyor. Gösterim boyunca dolap █ aslında hep orada. Dansçıların bütün eylemleri dolabın █ dansını zorunlu kılıyor. Olan bu!

Dolap gösteriminin, süreç içinde kaybetmeden koruduğu hangi özellikleri yüzünden yeni ve canlı durabiliyor olduğunu araştırmak istedim. Gösterimin doğrudan ortaya çıkardığı basitlik, yalınlık kavramları ve en önemlisi seçilmiş olan –dolap- nesne(si) üzerinden dans estetiği ile basit bir ilişki kurmaya çalıştım.

TEK 1 ▬ ≠
Dolap █ dans alanının sağ geri köşesine, yatay olarak taşınır, getirilir. İki dansçı da dans alanının dışına çıkar. Mustafa Kaplan, elinde bir bıçakla gelir. Dolabın ▬ bantlarını keser ve kapağını çıkartır. Kapak elinde, dolabın █ kenarına oturur ve kapağı kafasının üzerine koyar, dengeler, ayağa kalkar. Yalnızdır. Filiz Sızanlı, dans alanından çıkmıştır tamamen, seyircinin görmediği bir noktadadır. Mustafa Kaplan, kapak kafasında olduğu halde, karşı tarafa doğru yürür. Alanda boylamasına bir yürüme turu alır. Dolabı ▬, kapağı bırakmadan biraz kaldırır ve paralel biçimde dolabın ▬ ≠ altına yerleştirerek bırakır. Şimdi kapak, dolabın ▬ ≠ altında sıkışmış oldu. Siyah dans zemini, suntanın açık kahve rengi, kirli beyaz dolap ▬ ≠, beklenmedik bir sessizliğin içinde, katmanlı bir yapı oluşturuyor. Mustafa Kaplan, dolabın █ karşı paraleline sıçrar. Suntayla belirlenmiş oyun alanının biraz da dışında kalan köşe bir noktada, yüzükoyun uzanmış bir geriye esneme, bedenin yerde bir sarkaç gibi vuruşu... Dım, pak, dım pak, dım pak, dım pak... sesi var yerin! O şimdi, dolabın █ ▬ kapakla kurduğu dengesine benzer bir denge yaratmıştır kendi bedeninde. Olabildiğince hızlı, kesik kesik ama yoğun. Dım pak, dım pak, dım pak... Oluşan katmanın yoğunlu da artar böylece. Dans alanının sağ arka köşesinde dolap ▬ ≠, sol ön köşesinde dansçı benzer bir bedenlilik içinde denge, uyum, simetri kavramlarına dair bir etki yaratıyorlar.
Ancak, yazdığım inceleme, beni yazma estetiğine dair bir denemeye götürdü. Risk almaya karar verdim.

İKİLİ 2 ▬ ▬
Mustafa Kaplan, dolabın ▬ ≠ kapağını hem sunta dans alanının, hem de siyah dans zemininin görünmeyen bir noktasına koyar. Dolabı █ [ açık kalmış kapısı, biraz önce Filiz Sızanlı’nın çıktığı yöne gelecek –sağ- biçimde ortaya getirir. Filiz Sızanlı ani bir hareketle koşar, dolabın █ [içine girerek Mustafa Kaplan’a iter. Burada tekrar eden bir itme-itme görülür. Filiz Sızanlı dolabın █ [ içine girer, dolabı █ [ Mustafa Kaplan’a iter, çıkar, girer, iter, çıkar. Dolap █ yavaş yavaş parçalanıyor. Biz bir şey anlamadan dolap █ / ▬ ≠ [ biçim değiştiriyor. Ama o bir dolap █ değiştiremezsin bunu? Dolabın █ hacmi ve genişliği, içi ve dışı, ağırlığı ve hafifliği... kütlesi kendinden... tam bir gövde gibi dolap █. Yatıyor, kalkıyor, içi boşalıp doluyor, dönüyor, taşınıyor. İkililer süresince itmek, tutmak, düşmek, düşürmek, taşımak, çekilmek, yerleştirmek, atıp – karşılamak, gerilmek, tutunmak, yatmak, destek olmak, oturmak, sıçramak, kandırmak için hareket ediliyor. Tekdüzeymiş gibi görünen eylem dizilerinin dinginliği, temizliği, tekrarların kırıldığı anlarda oluşan yeni resimlerin yarattığı duygu ve düşüncenin netliği aklımızı çeliyor. Dansçının kendini ve diğerini tehdit altına sokuyor oluşu, oyunla karışık bir çekişme hazzının apaçıklığı altında gerçekleşir. Çıplak sahne gerçekliğinin gücü, alışılagelmiş gösteri fikrini, bir “show” üretme-izleme ilişkisini bozar. Seçilen malzemelerin bir gösteri nesnesi olamayacak denli basit, “çirkin”, sıradan, soğuk, uzak, soluk renkli olması bütün bir gösteri mekanizmasına darbedir. Dolabın █ üstünde, yine en baştakine benzeyen bir risk alımı var. Yine dolapla █ / karşılaşmanın boşluğunu, sunta zemine patlatarak doldurmak. Mesafe yine çok boyutlu. Sahici.

TEK 2 ▬ [
Dolap ▬ [ yine aynı sağ geri köşede kapaksız durur. Açık olan kapağı yukarı bakmaktadır. Filiz Sızanlı sırtı seyirciye dönük, dolabın ▬ [ kenarına oturur, ve yavaşça içine kayar. TEK 1 ▬ ≠ dekine benzer bir sessizlik. O zaman anlıyoruz sessizliği. Hareket yok, dolabın █ hareketi yok, ses yok. Hareket aniden durunca, sürtünme, kayma, çarpma, patlama sesi de duruyor. Alışkın kulaklar susuyor. Sessizlik, dinginlik aynı zamanda. Filiz Sızanlı dolabın ▬ [ içinde. Kendini yukarı kaldırıyor zaman zaman, bedeninin farklı parçalarını görüyoruz. Zaman yavaş, hareket yavaş. Dolabın ▬ [ içine gömüldüğü bedeni görülmüyor. Sadece diz kapakları örneğin, sadece üst gövdesinin en üstü, yatay olarak bedeninin yarısı ya da dörtte biri. Dolabın ▬ [ eşiği ile bedeninin görünen parçaları birleşiyor. Benzerlik değil ama, parçalanma ve bütünlenme. TEK 1 ▬ ≠ ile TEK 2 ▬ [ çok farklı. Birinde dolabın █ dışıyla, bedenliliğin benzerlik üzerine kurulduğu, ani, tansiyonu yüksek, mesafesi uzun bir ilişki görüyoruz. Oysa diğeri, çok yakın. Hareket ettiği belli bile olmayan, içle ilgili bir ilişki - ya da hareket yaklaşımı- sunuyor.

İKİLİ 3 █ █
Filiz Sızanlı, dolaptan ▬ [ çıkar ve onu ortaya taşır. Mustafa Kaplan, dans alanı dışından getirdiği koli bantını dolabın █ kenarına yapıştırır. Dolabın █ kapağını da getirir. Menteşelerine yerleştirip, bantlar. Bu sırada, Filiz Sızanlı da bir başka koli bantı ile gelir. İkisi aynı anda dolabı █ bantlamaya başlarlar. Mustafa Kaplan sunta alanın dışına çıktığında, Filiz Sızanlı bantı dolabın █ üzerine yapıştırmadan açar açar, uzatır ve koşmaya başlar. Geniş bir daireden küçülerek dolaba █ doğru bantlama. Bantın sesi, ayak tabanının sesi. Bantları aynı anda, dolabın █ üst kenarına yapıştırırlar. Yapışan bantlar, dolabın █ üzerinde iki yuvarlak oluşturuyor şimdi. Koli bantlarının saydam açık bej rengi, dans alanındaki bütün renklerin içinde var.

Dansçılar, ani bir hareketle dolabın █ sağına ve soluna baş aşağı eklemlenirler. Sessizlik. Yine bir parçalanma, bütünlenme. Dolabın █ kapağı? Dolabın █ tavanına tırmanıp oturuyorlar. Yavaşça, Mustafa Kaplan’ın üzerinde yatay durumda uzanmaya başlayan Filiz Sızanlı’nın sadece bacakları ile başı, dolabın █ arkasından görülüyor. Filiz Sızanlı bu halde, dolabın █ sağ tarafına gelir, aynı anda üstüne tırmanmaya ve aynı anda da aşağı itmeye başlarlar. Dolap ▬ / düşer, ikisi de dolabın ▬ üzerinde bir an kaldıktan sonra, sırtları seyirciye dönük şekilde kenarına otururlar. Sessizlik. Gösterim bittiğinde, ışıklar yavaşça kararırken, hem Mustafa Kaplan’ın dolabın ▬ ≠ kapağını kafasının üzerinde taşıdığı, hem de Filiz Sızanlı’nın dolabın ▬ [ içindeki yarı görünmez şekilde oluşturduğu durum akla gelmektedir. Dolap █ gösterimi, gündelik hayatın içinden gelen bir buzdolabını █, dansın odak noktasına taşıması ile birlikte, dansın konusuna ve yapılışına dair sorular oluşturduğu gibi, seyreden de uyandırdığı somut çağrışımlarla izlenebilirliğini sürdürmeyi başarmaktadır. Dansçılarını, kullandığı kostümler, hareket etme becerileri ile benzer; cinsiyetsiz/kimliksiz kılmış görünür. Ancak, onlara, aralarına getirdiği dolabın █ bedenliliği ile kendine özgü bir beden atfeder. Bu kendine özgü beden, dolabın █ ▬ / ≠ [ █ dansını seyreden herkesin bedenidir. Kendini, diğerini ve arada kalanı sorgulamayı tercih eden herkesin bedenidir.

İpucunun burada olduğunu farkediyorum.