13.12.2007

"Yaratıcı Okuma" Sırasında


Kargart IV. Performans Günleri'nde Akademik Yaralanmalar'da ana metinlerden biri olarak yer aldı. (03 2008)

Halit’ten yaratıcılık üzerine çalışmasını istedim. O, yaratıcılığa daha önce bakmadığı gibi bakmak istediğini söyledi. Ben de kendimin kırılma noktasını yazdım. (02 2006)

Yaratıcılık bir ifade etme yolu değil. Asıl kendimi örtbas etmek için başvurduğum bir oyun. Çünkü, kendime başka türlü dayanamıyorum. Hayatın, hayatımın, dünyanın, gördüğüm biçimi ile dünyanın beni var etme biçimine/haline yaratıcılığıma sarılmadan dayanabilmem mümkün değil. Bu bir kabul edebilme aracı oluşturuyor bana. Böylece kendimi, kendimden uzaklaştırabiliyorum.

Yaratıcılık bir dürtü olarak hepimizin içinde yer alıyor bana kalırsa. Ancak/fakat kendine dayanabilme/katlanabilme ihtiyacını duymadığımız için, ya da bunu duymayanlar yaratıcılıklarına sığınma gereği/zorunluluğu da duymuyorlar. Onlar, hayatlarından memnun olanlar! Ben de onlar gibi olmak istiyorum bazen, bazen bunu çok arzuluyorum. Yaratıcılık yoruyor beni, kendimi, hayatı ve dünyayı sürekli, sonu gelmez bir süreç olarak algılayıp, hatta değiştirmeye, kabul edebilmeye değer/anlamlı kılma uğraşısı olarak yaratıcılık, bir çaba, iş olarak yaratıcılık; belki de asıl kendimi bana sunduğu için çok yoruyor. Bu bir kaçış. Büyük ve insanı esir eden bir kaçış. Yaratarak hayata tutunmak. Başka türlü hiç bir şey olmak. Ölümsüzlük ?. Ama hep, sonunda ortaya çıkan, kaçtığım ne ise Onu görüyorum.

Yani bir ot mesela. Bir tutam ot. Otun hafızası. Böyle bir şey yok ki (!)

Evren Erbatur
24 03 2006

Hiç yorum yok: